Dünyada plansız, eşitsiz büyümeye dayalı ekonomik sistem ve güçlenen demokrasi karşıtı cephenin bizleri getirdiği noktada, hemen her ülkede politik kutuplaşmanın arttığı, sınıfsal farklılıkların daha da belirginleştiği günleri yaşıyoruz. Süregelen ekonomik sistemin ekolojik sistem üzerinde yarattığı tahribat, küresel düzeyde toplum sağlığını etkileyecek bir boyuta ulaştı. Bilim dışı tartışma ve kabullerin giderek yaygınlaşmasıyla toplumsal gerçekliklerin tartışılması, gün geçtikçe zorlaşıyor.
Bununla birlikte sosyal politika ve sosyal hizmetler salt bir sosyal kontrol aracı haline getiriliyor ve bazı ülke örneklerinde olduğu gibi insanın özgürleşmesi için bir araç olmaktan çok baskın ideolojinin bir aygıtına dönüşüyor.
Hal böyleyken sosyal hizmet(ler) ve sosyal politikayı dert edinen -şimdilik küçük- bir ekip ile düşünmeye ve konuşmaya başladık ve dedik ki;
“Bir hayalimiz var; insan hakları ve insan onurunun korunduğu kolektif sorumluluk ve çeşitliliğe saygı ilkeleri temelinde sosyal adaletin sağlandığı bir dünyada yaşamak…
İsteğimiz; tahakküm üreten ilişkiler, yapısal ve çıplak şiddet, yoksulluk, yoksunluk, kimlik sorunları, çalışma ilişkilerindeki adaletsizlik gibi çok çeşitli konularda sosyal-ekonomik, sınıfsal ve kültürel düzeyde dışta tutulan ve kırılgan grupların ihtiyaç ve sorunlarını önceleyerek ırkçı, cinsiyetçi ve her türlü ayrımcılıktan uzak, insan hakları ve sosyal adalet referanslarına dayalı bir sosyal politika anlayışının gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunmak…”
Biliyoruz ki; yeryüzünde bir arada yaşamayı zorlaştıran pek çok durum var. Birçok toplum ulusal ve uluslararası düzeyde ekonomik, siyasi ve kültürel savrulmalar yaşıyor. Bu savrulmalara bilim dışı tartışma ve kabullerin akademik ortamlar ve tüm uygulamalara çarpıtıcı etkisi eşlik ediyor. Bilimsel bilgi üretimi ve kabulü her alanda olduğu gibi sosyal hizmet ve sosyal politika alanlarında engellerle karşılaşıyor.
Bu nedenle;
- Sosyal hizmet ve sosyal politika alanlarında neyin neden yapıldığı ve yapılması gerektiğine dair temellendirmeleri gözden geçirerek bilimsel ve etik bir zeminde sorgulamaya,
- Tahakküm ilişkilerini ve sonuçlarını evrensel ve yerel ölçekte görünür kılmaya,
- Toplumsal alanın güncel ve “gerçek” sorunlarını farklı bağlamlarda gündemleştirmeye, anlamaya,
- Ezber bozmaya, umudu tazelemeye, değişime, dönüşmeye ve güçlenmeye,
- Birlikte düşünmeye, paylaşmaya ve dayanışmaya,
- Bir arada yaşamı mümkün kılmaya yönelik çabalara katkıda bulunmaya
ihtiyacımız var!
Yol arkadaşlığına davetlisiniz!
Özetlemeye çalıştığımız idealler etrafında bir araya gelen bir ekip olarak bir paylaşım ve tartışma zeminimiz olsun diye “Heybe: Sosyal Hizmet ve Sosyal Politika Dergisi” ile yola koyulduk. Yolda heybesindekileri paylaşmak isteyenlerle akademik çalışmalar ve toplumdaki tüm uygulamalarla ilgili dil ve eylemlerin kapsayıcı değişimi ve dönüşümüne katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.
“Söz uçar yazı kalır” diyerek başlangıçta yılda en az iki tematik sayı olarak yayımlanmasını planladığımız Heybe’yi yazı çağrısı yaparak ve yazı davetinde bulunarak dolduracağız.
Pek çok patikası, kavşağı, çıkmaz sokağı, dönemeci, inişli çıkışlı yolu, yokuşu olan yolda birlikte düşünüp üreterek heybesindekileri paylaşmak isteyen ve bir başkasının heybesindekini merak eden herkesi yol arkadaşlığına davet ediyoruz.
Elinizde bulunan dergi bu manifestoya cevap verenlerden oluşuyor. Heybe’nin yılda iki kere çıkmasını planlıyoruz. Her sayıda, bir tema çerçevesinde yazıların yanı sıra tema dışındaki yazılara da kendilerine yer bulabilir diye düşünüyoruz.
2019 yılının son aylarında başlayan ve kısa bir süre içinde tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 Pandemisi yaşamlarımızı değiştirdi. Eğitim, sağlık, ekonomi, gündelik yaşam alanlarında “yeni normal”in nasıl olacağı konuşulur hale geldi.
Bu süreçte sıklıkla vurgulanan “hepimiz aynı gemideyiz” deyişiyle pandeminin dünyanın her yerindeki tüm grupları aynı biçimde etkilediği söyleminin ilerleyen süreçlerde çok da gerçekçi olmadığı görüldü. Evet pandemi herkesi etkiliyordu ama yaşlılar, engelliler, kadınlar, çocuklar, göçmenler ve özellikle yoksulları daha fazla etkiliyordu.
Pandemi sürüp giderken, Heybe ekibi olarak hem bu süreçten etkilenen hem de bu sürece tanıklık edenler olarak derginin ilk sayının teması “COVID-19 Pandemisi, Neoliberal Politikalar ve Sosyal Hizmet” olmasının uygun olacağını düşündük.
Heybesindekileri paylaşmak isteyenlerle sosyal hizmet ve sosyal politika alanındaki tartışmalara katkıda bulunabilmek ümidiyle, sonraki sayılarda görüşebilmek dileğiyle…
Heybe Ekibi
İÇİNDEKİLER
Her Kelime Bir Evren: Heybelerin Heybesi
Deniz Kırımsoy Denge
İnsan Hakları, COVID-19 Pandemisi ve Neoliberal Öznellik
Durdu Baran Çiftci
Halk Sağlığı Boyutuyla Türkiye’de COVID-19 Pandemisi
Tuğrul Erbaydar
COVID-19 ve Biyopolitika: Sosyal Güvenlik Sistemine İlişkin Notlar
Özen Beltan Demir
COVID-19, Neoliberalizm ve Sosyal Hizmetin Geleceği
Michael Lavalette
COVID-19 Salgını Sürecinde Sosyal Hizmetler
Bülent İlik
COVID-19 Pandemisinde Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar
Hatice Kübra Doğancı, Fatma Keçeli
Bir Ülkeyi Farklı Şekillerde Deneyimlemek: COVID-19 Döneminde Mülteci Gündemleri
Mansur Seyitoğlu
COVID-19 Pandemi Sürecinde Derinleşen Yoksulluk Bağlamında Sosyal Politika Aracı Olarak Gıda Bankacılığı
Tuncay Yılmaz
Hakikati Bilme Hakkı: COVID-19 Vakası
Bülent Özçelik
COVID’den Sonra Normale Dönüş Olmayacak. İnsanlık Sonrası Bir Döneme Giriyoruz ve Yeni Bir Yaşam Tarzı İcat Etmemiz Gerekecek
Slavoj Žižek
Dosya Dışı Yazılar
İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Serpil Sancar
Kendimizi Bir Süreliğine Unutabilmek
Yasemin Şenyurt
Dayanışmayı Hissetmek, Takdiri Sunmak: Sosyal Hizmet Ödülleri
Umut Yanardağ